Kriz Döneminde İhracat Yönetimi 

Bilindiği üzere kısmen atlattığımız korona virüs salgını dönemi ile Dünya bazında çoğu mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin kapanması, turizm sektörünün global bazda sekteye uğraması ve daha birçok sektörün olumsuz etkilenmesi sebebi ile salgının Dünya çapında ekonomik krizi de beraberinde getirmesi beklenmektedir. Dünyada daha önce gerçekleşmiş ekonomik krizlerde ülkelerde gerçekleşen ticaret verilerinden yola çıkarak bu dönemlerde ülkelerin öz kaynak erişimlerinin kısıtlanması sebebi ile dolaylı yoldan ihracatlarının ne derece düştüğünü gözlemlemek mümkündür.  

Ekonomik krizler neredeyse tüm şirketlerin finansal kaynağa erişimlerini kısıtlamakta ve bu yoldan yabancı müşterilere ve pazarlara erişimlerinde ciddi engeller yaratmaktadır. Yurt içi yönelimli firmalarla karşılaştırıldığında, ihracatçı firmalar dış pazarlara girmek için önemli batık maliyetlere katlanmaktadır. Bu batık maliyetler arasında dağıtım ağlarının kurulması, yabancı alıcıların bulunması ve dış pazarlarda daha yüksek standartların karşılanması yer alıyor. Mali açıdan kısıtlı firmaların ihracatı, kredi maliyetine daha duyarlıdır ve bu hassasiyet kriz dönemlerinde daha da artmaktadır. İhracatçı Dinamikleri Veri tabanında (Exporter Dynamics Database) yer alan verilen ele alındığında ekonomik kriz dönemlerinin hem ihracatçı hem de ithalatçı ülkelerdeki mali krizlerin ihracat pazarına katılım, ürünler ve varış noktaları üzerinde ekonomik açıdan önemli bir etkiye sahip olduğunu açıklamaktadır. Bir ülke ekonomik kriz dönemine girdiğinde, sermayeye erişim daha zor hale gelir. Sonuç olarak, krizler firmaların ihracat pazarlarına girme kapsamını azaltır ve firmaların yeni ürünler ihraç etme veya yeni pazarlar keşfetme yeteneklerini sınırlar. Bu, özellikle uzmanlaşmış teknoloji ve yüksek vasıflı çalışanlar için dış finansmana ihtiyaç duydukları için savunmasız olan plastik ürünler ve makineler gibi endüstrilerde geçerlidir.

İhracat ile Krizlerin Atlatılması 

Krizler bir ülkenin kredi koşullarını, kredi notunu ve toplam talebi etkilediği için, ihracat kanalları farklı olsa da ihracatçı veya ithalatçı ülkelerdeki krizler ihracatı aksatır. İhracat yapan ülkelerdeki mali şoklar (arz yönlü şoklar) firmaların sermayeye erişimini, ihracat pazarlarına girme kabiliyetini, ihraç edilen ürün sayısını ve firmaların ürünlerini gönderdiği varış noktalarının sayısını sınırlar. İthalatçı ülkelerdeki mali şoklar (talep yönlü şoklar) müşterilerin ürünlere olan talebini düşürür ve böylece firmaların satışlarını sınırlandırır. Her iki tür şokun da olumsuz etkisi, krizin başlamasından sonra üç yıl boyunca devam edebilir, ancak finansal krizlerin bu etkisi, nispeten açık sermaye piyasalarına sahip ülkelerde daha az belirgindir. Politika perspektifinden bakıldığında, bu, ihracatçı bir ülkede gelişmiş bir bankacılık sisteminin, firmaların krizler karşısında daha dirençli olmasına yardımcı olabileceği anlamına gelir. Daha da önemlisi, finansmana yeterli erişim ve iyi işleyen sermaye piyasaları, ihracat performansı ve nihayetinde ekonomik kalkınma üzerinde olumlu sonuçlara sahip olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir