NİTELİKLİ İHRACAT

İhracatımızı kaliteli ve sürdürülebilir kılmak için elbette tüm aşamalarda göz önünde bulundurmamız gereken faktörler vardır. Ürünün kendisi ve ambalajından tutun da, pazarlama faaliyetleri, nakliyesi ve müşterisi de aslında o ihracatın niteliğini belirler.

İhracatta nitelik denildiğinde, ürünü kendi belirlediğimiz şartlarda satmayı düşünebiliriz. Müşteri mal mukabili ödemeyi istiyor fakat biz bir ihracatçı olarak peşin ödeme talep ediyorsak ve bu müzakere sonucunda ihracat peşin ödeme ile gerçekleşir ise bu bir nitelikli ihracata dönüşür. Bu durum sadece ödeme şekilleri için geçerli değildir, ihracatçı için sürdürülebilir ve kaliteli olabilecek her duruma uyarlanabilmektedir. Yurt dışındaki müşterilere ürünü tanıtma ve pazarlama aktivitelerinden başlar, ithalatçıya ürünü ulaştırırken kullandığımız nakliye ile devam eder ve son olarak müşteri memnuniyet anketi uygulamaları ile son bulan bir nitelik zincirine tanık olmaktayız.

Süreç kalitesi anlamı dışında nitelik; katma değer katarak ihraç etmek anlamında da kullanılmaktadır. Bir ürünü rakip firmalar 3$’a satarken biz 3.2$’a pazarlayıp satabiliyorsak biz nitelikli ihracat yapmış oluruz. Arada koyduğumuz fiyat farkı;  fabrikamızda o ürünü üretirken kattığımız katma değerden kaynaklanmaktadır. Bizler eğer ürettiğimiz ürüne daha çok katma değer kazandırabiliyor, farklılaştırabiliyor ve süreçte öne çıkartabiliyorsak daha yüksek fiyata satmaya hak kazanmış oluruz.

İHRACATTA NİTELİK VE NİCELİK 

Uluslararası pazarlardan bir kısmı hedef olarak belirlenip, ilk ihracat gerçekleştirildiğinde firmaların amacı bu ihracatı arttırmak olur. Belirli bir hacme ve pazar payına gelene kadar ihracattaki amaç miktarı yani niceliği arttırmak olur. Fakat bundan bir süre sonra nitelikli ihracata geçilmezse, ihracatı arttırmak da pek mümkün olmuyor. İhracatı arttırmak adına fiyat, teslim şekli ve yolu, ambalaj/ paketleme, kalite, pazarlama ve tutundurma faaliyetleri, fuarlar, müşteri memnuniyet anketleri gibi kavramlarda tavizler verilebiliyor ve bunun iyi bir durum olmadığına tanık olabiliyoruz. Bu tavizler müşteri sürekliliğini ve kalitesini de etkilemekle beraber müşteriyi fiyat/maliyet odaklı yapmaktadır. Yani biz nicelik kısmında kalırsak müşteriyi kaçırmamak adına fiyat kırmak durumda kalırız. Belirli bir dereceye kadar fiyat rekabetini sürdürebiliriz fakat bir süre sonra fiyat tutturmakta zorlanır ve başka bir firmaya müşteri verebiliriz.

Havlu için diğer firmaların yapmadığı ürünleri yaparak nitelikli ihracat yapılabilir, sonrasında ürünü müşteriye ulaştırana kadar geçirdiğimiz zaman dilimi içinde sürecin kalitesini devam ettirmeliyiz. Ürün bazlı kullandığımız ipliği değiştirebilir ya da farklı bir tasarım-desen ile piyasada rekabet edebiliriz. Herkes pamuktan havlu üretirken bizler bambudan havlu üreterek ya da farklı kullanım alanları için havlular üretip katma değer katarak üretim yapabilir, operasyon ve pazarlama faaliyetlerini farklılaştırma yoluna gidebiliriz.

Özetle, aynı ürünü daha ucuza satmak yerine ürünün müşterimiz için değerini arttırarak nitelikli ihracata yönelmeli ve uzun vadeli stratejiler geliştirmeliyiz. Bu sayede de sürdürülebilir ve markalaşmış bir ihracat da sağlayabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir